NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
122 - (432) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا
عبدالله بن إدريس
وأبو معاوية
ووكيع عن
الأعمش، عن
عمارة بن عمير
التيمي، عن
أبي معمر، عن
أبي مسعود.
قال:
كان
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يمسح منا
كبنا في
الصلاة ويقول
"استووا ولا
تختلفوا. فتختلف
قلوبكم. ليلني
منكم أولو
الأحلام
والنهى. ثم
الذين يلونهم.
ثم الذين
يلونهم" قال
أبو مسعود:
فأنتم اليوم
أشد اختلافا.
[ش (الأحلام
والنهى) أي
ذوو الألباب
والعقول. قال
ابن الأثير:
واحد الأحلام
حلم، بالكسر،
بمعنى الأناة
والتثبت في
الأمور. وذلك
من شعار العقلاء.
والنهى جمع
نهية، وهي
العقل. وسمي
العقل نهية
لأنه ينتهي
إلى ما أمر
به، ولا
يتجاوز].
{122}
Bize Ebu Bekir b. Ebî Şeybe
rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b. İdrîs ile Ebu Muâviye ve Vekî',
A'meş'den, o da Umaretü'bnü Umeyr et-Teymî'den,, o da Ebu Ma'mer'den, o da Ebu
Mes'ud'dan naklen rivayet etti. Ebu Mes'ud şöyle demiş:
Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) namazda bizim omuzlarımıza dokunur ve:
«Doğrulun karışık
durmayın ki kalpleriniz de karmakarışık olmasın. Benim arkama aklı başında
olanlarınız, daha sonra derece itibariyle onlardan sonra gelenler onların
arkasına daha sonra gelenler dursun!» buyurdular.
Ebu Mes'ud: «Bugün en
ziyâde karışıklığı siz yapıyorsunuz.» demiş.
(432) وحدثناه
إسحاق. أخبرنا
جرير. ح قال:
وحدثنا ابن
خشرم. أخبرنا
عيسى (يعني
ابن يونس) ح
قال: وحدثنا
ابن أبي عمر.
حدثنا ابن
عيينة، بهذا
الإسناد،
نحوه.
{….}
Bize bu hadîsi İshak da
rivayet etti. (Dediki): Bize Cerîr haber verdi. (Dediki): H.
Bize İbni Haşrem de rivayet
etti. (Dediki): Bize İsa (yani îbni Yunus) haber verdi. (Dediki): H.
Bize İbni Ebî Ömer de
rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Uyeyne bu isnatla bu hadîsin mislini rivayet
etti.
123 - (432) حدثنا
يحيى بن حبيب
الحارثي
وصالح بن حاتم
بن وردان.
قالا: حدثنا
يزيد بن زريع.
حدثني خالد الحذاء
عن أبي معشر،
عن إبراهيم،
عن علقمة، عن
عبدالله بن
مسعود؛ قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "ليلني
منكم أولو
الأحلام
والنهى. ثم
الذين يلونهم
(ثلاثا)
وإياكم
وهيشات
الأسواق".
[ش
(هيشات
الأسواق) أي
اختلاطها
والمنازعة
والخصومات
وارتفاع
الأصوات
واللغط
والفتن التي
فيها].
{123}
Bize Yahya b. Habîb
el-Hârisî ile Salih b. Hatim b. Verdan rivayet ettiler. Dediler ki: Bize Yezîd
b. Zürey' rivayet etti. (Dediki): Bana Hâlid el-Hazzâ', Ebu Ma'şer'den, o da
İbrahim'den, o da Alkame'den, o da Abdullah b. Mes'ud'dan naklen rivayet etti.
Abdullah şöyle demiş: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Benim arkama yaşlı
başlılar dursun; sonra derece itibariyle onlardan sonra gelenler dursunlar.»
buyurdu. Bunu Uç defa tekrarladı ve:
«Pazar yerlerindeki
keşmekeş (e benzemek) den sakının» buyurdular.
İzah:
Ülü'l-Ahlâm: Akıl
sahipleri demektir. Nuhâ: Akıllar mânâsına gelir. Müfredi Nühyedir. Bu takdirde
Ülül-Ahlâm ve Nühâ tâbirleri aynı mânâyı ifâde ederler. Lâfızları muhtelif
olduğu için atıf harflerinden (vav) la birbirleri üzerine atfedilmişlerdir.
Fakat bâzılarına göre Ülü*l-Ahlâm'dan murâd; buluğa erenlerdir. Şu halde
yanyana kullanılan bu iki kelimeden murâd, âkil ve baliğ olmuş kimseler demek
olur.
Râvî; Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Namazda bizim omuzlarımıza dokunurdu, demekle
namaza başlanacağı zamanı kasdetmiştir. Yoksa namaz içinde konuşmak, cemâatin
omuzlarına dokunarak safları düzeltmek gibi fiiller caiz değildir. Hadîsi şerif
.cemâatin en faziletli ve aklı başında olanlarının derece derece imama yakın
durmaları îcâb ettiğini göstermektedir. Zîra cemâatin içersinde en faziletli
olanlar en ziyade ikrama lâyıktırlar. Bir de bazen imam namazda iken burnu
kanamak gibi bir özür sebebi ile namazdan çıkmak ve cemâatdan birini mihraba
geçirmek mecburiyetinde kalır. Bazan da âyeti hatırlamıyarak tıkanabilir. Bu
gibi hallerde fazilet sahiplerinin imama yakın bulunmaları ve mihraba geçmek,
imam tıkandığı vakit âyeti kendisine hatırlatmak hususlarında imama yardımcı
olmaları gerekir. Hz. Ömer (R.A.) ön saflarda bir çocuk görürse saftan
çıkarırmış. Bunu Zırr b. Hubeyş ile Ebu Vâil (Radiyallahu anhum) da
yaparlarmış. Îlim ve fazilet sahiplerinin ön saffa geçirilmesi yalnız namaza
mahsus değildir.
Onları ilim, müşavere,
hüküm, fetva ve saire meclislerinde de ön safta bulundurmak, bu gibi yerlerde
de cemâatin ilim, din, akıl, şeref ve yaşlarına göre yer almaları sünnettir.
Hadîsin ikinci
rivayetinde Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in üç defa tekrarladığı
bildirilen cümle;
«Sonra derece
itibariyle onlara yakın olanlar dursun» cümlesidir. Fahri Kâinat (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) efendimiz, mezkur cümleyi tekrarlamakla namaz ahvâlini en iyi bilen
ilim ve fazilet sahiplerinin imamın arkasına ona yakın durmalarını, imamdan
uzaklaştıkça dahi ilim ve fazilet derecesinin göz önünde bulundurulmasını, en
son saflara namaz ahvâlini en az bilenlerin bırakılmasını anlatmak istemiştir.
Hadîsi şerif
müslümanların daima fiilen ve kalben islâmî birliği muhafaza etmelerini;
birbirlerine sırt çevirerek dağılmamalarını ifade etmektedir.